Arılar ömürleri boyunca uyumazlar. Bu durum belki de ömürlerinin daha kısa olmasına neden olur. Gece gündüz durmadan çalışan arılarımız ayrıca, kış yaz da çalışmaktadır. Lakin arılarımızın çalışmasını hava sıcaklığı, gün uzunluğu, kovan içerisindeki bal stokları ve çevredeki polen kaynakları hızlandırır yada yavaşlatır. En etkin durumlardan biri ise hava sıcaklığıdır.
Tabiattaki canlıların vücutlarında milyonlarca kimyasal reaksiyon vardır. Bunların bir kısmı yapım bir kısmı yıkım reaksiyonlarıdır. İşte bu yapım ve yıkım reaksiyonlarının tamamına metabolizma adı verilir. Eğer metabolizma hızlı ise reaksiyonlar hem çok fazla hem çok süratli olur. Eğer metabolizma ağır ise reaksiyonlarda çok yavaş ve az olur.
Kış aylarında arılar metabolik faaliyetleri düşük olarak çalıştıkları için uyuyormuş hissi verirler. Kış salkımında arıların birbiri içerisine girerek içerdekinin ısınıp dışarı çıktığı düşünülecek olursa arıların uyumadığı fakat metabolik aktivitelerinin yavaş olduğundan dolayı çalışmalarının son derece az olduğu aşikardır.
Arılarımızın kış aylarında son derece ağır çalışma durumları dikkate alındığında beslenmelerinde kendilerini zora koyacak gıdalarla beslenmesi sakınca doğurur. Örneğin polen ihtiva eden balları tüketme zorunluluğunda bıraktığımız arılar ilkbaharda nosema ile karşı karşıya gelecektir. Bizler arılarımızın sağlıklı kışlaması için gerekli bal stoklarını bıraktığımızda onları kışın beslemek gibi bir durumla da karşı karşıya gelmeyiz. Zaten arılarımız kışın hareket kabiliyetlerinin azlığından dolayı salkımı terk ederek verilen kek benzeri besinlere ulaşamazlar. Eğer salkımı terk edip uzaklaşırsa da hayatından olacaktır.
Arılarımızdan başarı elde etmek istiyorsak onların doğasına uygun çalışmalar yapmalıyız. Hepimiz zamanından önce seralarda oluşan sebze ve meyvelerin lezzetli olmadığından şikayet ederiz. Zamanından önce yapılan çalışmalar gereksiz beslemeler ve arının huzurunu bozma çalışmaları bizi hüsrana götürecektir.
Arılar uyumuyor diye kar yağarken ne şerbet ne de kek verebilirsiniz. Bu teorikte olur gibi gelse de pratikte zorluklar ve başarısızlıklar getirecektir.
Tabiattaki canlıların vücutlarında milyonlarca kimyasal reaksiyon vardır. Bunların bir kısmı yapım bir kısmı yıkım reaksiyonlarıdır. İşte bu yapım ve yıkım reaksiyonlarının tamamına metabolizma adı verilir. Eğer metabolizma hızlı ise reaksiyonlar hem çok fazla hem çok süratli olur. Eğer metabolizma ağır ise reaksiyonlarda çok yavaş ve az olur.
Kış aylarında arılar metabolik faaliyetleri düşük olarak çalıştıkları için uyuyormuş hissi verirler. Kış salkımında arıların birbiri içerisine girerek içerdekinin ısınıp dışarı çıktığı düşünülecek olursa arıların uyumadığı fakat metabolik aktivitelerinin yavaş olduğundan dolayı çalışmalarının son derece az olduğu aşikardır.
Arılarımızın kış aylarında son derece ağır çalışma durumları dikkate alındığında beslenmelerinde kendilerini zora koyacak gıdalarla beslenmesi sakınca doğurur. Örneğin polen ihtiva eden balları tüketme zorunluluğunda bıraktığımız arılar ilkbaharda nosema ile karşı karşıya gelecektir. Bizler arılarımızın sağlıklı kışlaması için gerekli bal stoklarını bıraktığımızda onları kışın beslemek gibi bir durumla da karşı karşıya gelmeyiz. Zaten arılarımız kışın hareket kabiliyetlerinin azlığından dolayı salkımı terk ederek verilen kek benzeri besinlere ulaşamazlar. Eğer salkımı terk edip uzaklaşırsa da hayatından olacaktır.
Arılarımızdan başarı elde etmek istiyorsak onların doğasına uygun çalışmalar yapmalıyız. Hepimiz zamanından önce seralarda oluşan sebze ve meyvelerin lezzetli olmadığından şikayet ederiz. Zamanından önce yapılan çalışmalar gereksiz beslemeler ve arının huzurunu bozma çalışmaları bizi hüsrana götürecektir.
Arılar uyumuyor diye kar yağarken ne şerbet ne de kek verebilirsiniz. Bu teorikte olur gibi gelse de pratikte zorluklar ve başarısızlıklar getirecektir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder